ALMANLARIN GELENEK VE GÖRENEKLERİ
Almanya’nın ve Alman kültürünün Avrupa tarihinde kilit bir rolü olmuştur. Alman kültürü, bir zamanlar Kutsal Roma İmparatorluğu’nun önemli bir parçası olan ve daha sonra dünyanın en istikrarlı ekonomilerinden biri olan Almanya’nın zengin tarihi boyunca etkilenmiş ve şekillenmiştir. Oysa bugün Almanya, birbirine saygı duyan, değerlerine sahip çıkan, benzersiz kutlamalara ev sahipliği yapan bir gelenekler ülkesi haline gelmiştir. Öyle ki Almanya diğer milletlerden azınlıklar da dahil olmak üzere 82,2 milyon kişiye ev sahipliği yapıyor.
Dolayısıyla böylesi kozmopolit bir ortamda hala kendi kültür ve değerlerine sahip çıkmaları birçok ülkeye örnek olabilecek bir davranıştır. Başkenti Berlin olmakla birlikte Hamburg, Münih ve Köln de Almanya’nın başlıca büyük şehirleri arasındadır. Almanya’da bir kadının ortalama 83 yıl, bir erkeğin ise ortalama 79 yıl yaşadığı tahmin ediliyor. Ana dil Almanca ve ana din Hristiyanlıktır. Almanlar hakkında en çok bilinen özelliklerin başında herhalde çok fazla bira içtikleri gelir. Hatta bunun için bile her sene kutladıkları bir festival var. Almanların ayrıca çalışkan ve dakik oldukları söylenir. Dolayısıyla Almanya’daki işsizlik oranının çok düşük olduğu da göze çarpan bir gerçektir.
Alman kültürünü daha iyi anlamak, benimsemek ve özümsemek için bizce en doğrusu Almanya’yı gezmek, orada çalışmak veya Almanya’da yaşama fırsatı elde etmektir. Almanca konuşarak yerel halkın arasına karışmak, Alman yemeklerini yerinde tatmak ve kutlamalarına dahil olmak en keyifli yol olabilir. Bunun için de Almanca bilmek şart tabii ki.
Aşağıda sizler için hem keyifli hem de denemek isteyebileceğiniz bazı Alman geleneklerini sıraladık:
Schultüte
19. yüzyılda kurulan geleneksel bir Alman hediyesidir. Schultüte, büyük bir koni şeklindeki kâğıt veya plastik bir torbadır aslında. Ebeveynler tarafından çocuklarına okulun ilk günlerinde (Anaokulundan sonra) yaşayacakları kaygının üstesinden gelmelerine yardımcı olmak için verilir. Schultüten’ler genellikle şeker, giysi, okul gereçleri ve oyuncak ayılara kadar çeşitli küçük hediyelerle doldurulur.
Yeniden Doğuş (Doğum Günü)
Almanya’da doğum günü kutlamaları çok ciddiye alınır. Bu Alman geleneği, kelimenin tam anlamıyla “katılmak” anlamına gelen ve “den Geburtstag reinfeiern” deki ifadede kullanılan reinfeiern fiiliyle tanımlanır. Kişinin doğum gününün, saat gece yarısını vurduğu anda başlayacağı düşünüldüğünde, kişinin doğum gününü bir gün önceden kutlama eylemini ifade eder. Bu şekilde, Geburtstagkind (kelimenin tam anlamıyla ‘doğum günü çocuğu’), doğum gününün ilk birkaç dakikası veya saati boyunca sevdikleriyle çevrilidir.
Karnaval Geleneği
Karnaval denince insanın aklına ilk olarak Rio de Janeiro ve Venedik gelir ama Almanya’da da güçlü bir karnaval kültürü var! Karnaval sezonu Kasım ayında başlar ve genellikle Şubat veya Mart başına, Kül Çarşambasından iki gün önceye denk gelen Rosenmontag’da (Gül Pazartesi) devam ederek zirveye ulaşır. Karnavallar çoğunlukla Köln, Mainz ve Düsseldorf’ta kutlanır ancak birçok Alman bölgesi de kutlamaya katılır. Karnaval alayları yapılır ve insanlar kostümler içinde sokakta kutlama yapar.
Paskalya
Hıristiyanların en önemli dini bayramı Paskalyadır. Paskalya’ da İsa´nın dirilişi anılmaktadır. Yeni Ahit´e göre o tanrının oğludur.
Paskalya Bayramı Perşembe´den Pazartesi´ne kadar kutlanır: Yeşil Perşembe olarak adlandırılan günde, kiliselerde gece ayinleri düzenlenir ve bu vesileyle İsa´nın 12 havarisi ile yediği son akşam yemeği hatırlanır.
Paskalya arifesi olan Cuma ve Cumartesi günleri yas tutulur. İnanca göre, İsa Cuma günü siyasi nedenlerden dolayı ölüm cezasına çarptırılmış ve çarmıha gerilmiştir. Bu olay günün 15´inci saatinde gerçekleşmiştir ki, bundan dolayı günümüzde ayinler hep saat 15.00´de düzenlenir. Cumartesi günü ölüm sessizliği günüdür. Bu yüzden bugün de ayinler düzenlenmez ve sunaklar süslenmez. Almanya´nın birçok eyaletinde bu iki günde yasa gereği eğlence yerlerinde dans yasağı geçerlidir.
Paskalya Pazarı Hıristiyanlar İsa’nın dirilişini kutlar. İnanca göre, İsa’nın mezarına giren bir melek onun orada olmadığını görür. Melek sonra insanlara İsa’nın dirilişini müjdeler. Bu hikâye Hıristiyanların ölümden sonraki hayata dair inancının temelini oluşturmaktadır. Pazartesi ise İsa’nın iki havarisi onunla karşılaşır ve sonra bu müjdeyi insanlarla paylaşır.
Alman ailelerinde Paskalya Pazarı sabahı geleneksel olarak boyanmış yumurtalarla, çikolatalı tavşanlarla büyük bir Paskalya kahvaltısı düzenlenir. Özellikle mayalı hamurdan yapılan geleneksel Paskalya Çelengi her kahvaltı masasında bulunur.
Tanz in den Mai
Tanz in den Mai, tam karşılığı “Mayıs’a kadar dans” olan, her yıl 30 Nisan’da düzenlenen çoğu partinin adıdır. Baharın gelişini kutlarlar aslında. Günümüzde çoğu kulüp ve bar özel partilere ev sahipliği yapıyor ve insanlar da sıklıkla parklardaki şenlik ateşlerinin etrafında dans ediyor. 1 Mayıs İşçi Bayramı olması nedeniyle Almanya’da da çokça kutlanmaktadır. Örneğin, Berlin’de çeşitli gösteriler yapılıyor ve Kreuzberg mahallesi, ücretsiz konserlere ev sahipliği yapan açık hava sahneleriyle büyük bir sokak festivaline dönüşüyor.
Tanzverbot
Tanzverbot, “dans yasağı” anlamına gelir ve bazı tatillerde dans etmenin eyalet hükümetleri tarafından yasaklanmasını anlatmak için kullanılan bir terimdir. Dans yasakları çoğunlukla Kutsal Cuma gibi Hıristiyan bayramlarının yanı sıra silahlı çatışmalar sırasında veya baskı nedeniyle ölenleri anan Volkstrauertag gibi anma günleriyle bağlantılıdır. Bu dans yasağı halka açık dans partilerini ilgilendiriyor aslında. Yani insanlar evlerinde dans etmekte özgürler. Sonuçta kim görecek; değil mi? Uygulamada bu, kulüpler gibi dansa adanmış bazı yerlerin kararlaştırılan süre boyunca kapalı kalması gerektiği anlamına gelir. Örneğin Berlin’de, kulüplerin Kutsal Cuma günü sabah 4 ile akşam 9 arasında kapalı olması gerekiyor. Dans etmek için festival yapıp sonra bir anda dansı yasaklayan başka bir kültür daha bulamayız sanırım.
Oktoberfest
Bir Alman geleneği ve dünyanın en büyük halk festivali olan Oktoberfest, 1810 yılından beri Almanya’nın Bavyera eyaletinin, Münih şehrinde düzenlenir. Her yıl 5 milyonun üzerinde katılımcısı olan etkinlik Ekim Festivali olarak bilinsede her yıl Eylül ayının son haftasında başlar, Ekim ayının ilk haftasında sona erer. 2 haftalık süre boyunca çok sayıda etkinliğin gerçekleştiği festivalde özellikle canlı müzik, oyunlar, lunapark ve bira olmazsa olmazlardandır. Münih belediye başkanının bira fıçısına musluğu çakması ve ‘fıçı açıldı’ demesiyle başlayan Oktoberfest boyunca dağıtılan biraların hepsi Münih yapımıdır.
Noel Pazarları
Son zamanlarda Türkiye’den de birçok turistin gittiği, herhalde en çok dikkat çeken ve sevilen aktivite olabilir. Almanların Noel pazarlarını kurma biçiminde gerçekten büyülü bir şey var diyebiliriz. Yılın en karanlık ve soğuk olduğu bir zamanda, Noel pazarları gerçekten insanların en çok dört gözle beklediği eğlencedir çünkü her şeyi rengarenk ışıklarla aydınlatırlar. Alman Noel pazarları, tüm Alman mutfağındaki en iyi yiyeceklerden bazılarına ev sahipliği yapar ve sıcak şarap ve baharatlardan yapılan bir Alman içeceği olan “Glühwein”in içildiği ana yer olarak bilinir. Arkadaşlarınız ve aileniz için mükemmel Noel hediyelerinin satıldığı birçok dükkân da vardır. İnsanların Noel Pazarlarına dair en sevmediği şey ise bu etkinliğin sona ermesidir.
Alman Mutfağı
Geleneksel Alman mutfağı, bölgeden bölgeye değişiklik gösterirken, göçlerle gelen etnik grupların günlük yeme alışkanlıklarıyla daha çeşitli ve zenginleşmiştir. Ülkede en çok tüketilen besinler arasında patates kızartması, Wurst adı verilen sosis, peynir çeşitleri ve garnitür olarak kuşkonmaz, lahana gibi sebze haşlamaları yer alır. Berliner adı verilen ve bölgeden bölgeye ismi değişen Alman çöreği, leziz Schwarzwalder Kirschtorte denilen kirazlı kara orman keki, salamura et, lahana turşusu, Butterbrezel adı verilen tereyağlı simit, Eintopf olarak bilinen geleneksel Alman güveci, Knödel patates köftesi, Schnitzel et pirzolası Alman yemek kültürü içerisinde olmazsa olmaz lezzetler arasındadır. Aynı zamanda içecek kültürüne bakıldığında bira ile bu kadar özdeşleşmiş bir ülke daha yoktur. Her bölgenin, şehrin hatta kasabanın kendine özgü biraları varken, özellikle Weissbier adı verilen buğday birası Bavyera’da, Ren kıyılarında Altbier, Köln’de Kölsch, Berlin’de ise ahududu şurubuyla karıştırılan Berliner Weibe tercih edilir.
Alman Görgü Kuralları: Yapılması Gerekenler
Almanlar el sıkışmayı sever. Bir gruba katılırken, selamlaşmak için herkesle el sıkışmak yaygındır. Aynı şekilde Almanlar da ayrılırken el sıkışırlar. Bu uygulama iş ortamıyla sınırlı kalmayıp sosyal ortamlarda da karşımıza çıkmaktadır. Yakın arkadaşlarınız veya ailenizle karşılaşırsanız bunun yerine kucaklaşabilirsiniz. Yine de iş yerinde sarılmayın. İş hayatında el sıkışmak daha uygundur.
Merhaba (Halo) ve güle güle (Auf Wiedersehen) ifadeleri: Bir dükkâna veya muayenehanedeki bekleme salonuna girdiğinizde oradakileri selamlayın. Daha sonrasında ise bir konuşma başlatmanıza gerek yoktur. Sadece alışverişinize devam edin veya sessizce oturun. Gereksiz iletişimden kaçının. Ayrılırken Auf Wiedersehen veya Tschüss diyebilirsiniz, bu da güle güle anlamına gelir.
Almanya’da Dakikliğin Önemi; Almanya’ya taşındıktan sonra muhtemelen Almanların çok dakik olduğunu fark edeceksiniz. Bir Alman sizinle saat 15:00’te buluşmak istediğinde, aslında 15:15 veya 15:30 değil; tam olarak 15:00’te buluşmak istediğini ifade etmiştir. Birkaç dakika geç kalmanız kabul edilebilir ancak bundan daha geç kalacaksanız karşınızdaki kişiyi mutlaka arayın ve önceden haber verin. Geçerli bir sebep olmadan geç kalmak kabalıktır. Bu kural aynı zamanda iş toplantıları ve sosyal durumlar için de geçerlidir. Kiralık daire ararken ev ziyareti gibi başka önemli randevularınız varsa birkaç dakika erken gelmeniz daha da iyidir.
Randevu alın: Almanlar randevuları sever. Bu sadece iş toplantıları için geçerli değil. Bir doktoru, kuaförü veya herhangi bir devlet kurumunu ziyaret ederken de randevu almalısınız. Arkadaşlarınızla takılmak istiyorsanız onları görmeden kısa bir süre önce aramak veya mesaj atmak daha iyidir. Bu, sizin için zaman ayırdıklarından emin olmak içindir. Yani Türkiye’deki gibi çat kapı misafirliği aklınızdan bile geçirmeyin.
Çöpünüzü ayırın: Almanya çok çevre dostu bir ülkedir. İnsanlar evdeki çöplerini (ör. organik atık, kâğıt, cam ve plastik) ayırırlar. Başlangıçta yabancılar için biraz kafa karıştırıcı olabilir. Emin değilseniz oda arkadaşlarınıza veya komşularınıza nasıl çalıştığını sorun. Çöplerinizi asla rastgele kutulara atmayın. Bu uygulama çok kötü kabul edilir ve hatta diğer insanlardan bunu yaptığınızı görürlerse şikâyet alabilirsiniz. Almanya’da yaşam saygıya dayanır!
Birini ziyaret ettiğinizde bir hediye getirin: Burada yaşarken Almanya’da hediye vermeyi öğrenmelisiniz. Örneğin birini ziyaret edecekseniz küçük bir hediye götürmek kibarlıktır. Ne alacağınızdan emin değilseniz bir şişe şarap, çikolata veya çiçek gibi genel bir şey satın alın. Bunlar çoğu durumda iyi gider. Hediyelerin genellikle alındığında açıldığını lütfen unutmayın. Bir ev partisine veya evde bir akşam yemeğine davet edildiyseniz, ev sahibine bir şeye ihtiyacı olup olmadığını sorabilirsiniz. Örneğin, içecek, atıştırmalık veya tatlı getirmenizi isteyebilir.
Alman Görgü Kuralları: Yapılmaması Gerekenler
Trafik ışığı kırmızı olduğunda karşıdan karşıya geçmeyin! Almanlar bu konuda tahmin edemeyeceğiniz kadar çok disiplinlidir. Hiçbir araç gelmediğinde bile kırmızı yaya ışığında karşıdan karşıya geçmezler. Çocuklar etraftayken bu konu esastır. Çocuklar için iyi bir rol model olmalısınız. Kuralı çiğnemek ve karşıdan karşıya kırmızı ışıkta geçmek hoş karşılanmaz.
Toplum içinde yüksek sesle gürültü yapmayın: Diğer birçok ülkeye kıyasla, Alman halkı çok sessiz. Toplu taşıma araçlarında veya doktorların bekleme salonlarındayken sessiz kalmanız gerekiyor. Yüksek sesle konuşmak, telefonda yüksek sesle konuşmak veya yüksek sesle müzik dinlemek diğer insanları rahatsız edeceğiniz için çok kaba kabul edilir.
Doğum gününden önce tebrik etmeyin: Almanya’da birinin gerçek doğum gününden önce doğum gününü kutlamak uğursuzluk olarak kabul edilir. Yalnızca gerçek doğum günlerinin olduğu gün veya sonrasında mutlu yıllar dileyin. Nazar boncuğu inancımızdan çok da farklı değil.
Kapalı kapıları çalmadan açmayın: Almanlar mahremiyetlerine sahip olmayı severler. Kapalı bir kapı görmeniz, içerideki kişinin içeri girmenizi istemediği anlamına gelmez. Ancak kapıyı öylece açmanız çok büyük bir kabalıktır. Odaya girmeden önce her zaman kapıyı çalmalısınız. Bu kural ofis alanları ve ev için de geçerlidir.
Akşam geç saatlerde insanları aramayın: Çok yakın arkadaş değilseniz akşam geç saatlerde insanları aramamalısınız. Almanya’da çalışacaksanız, Alman iş kültürünü öğrenmek çok önemlidir. İş arkadaşlarınızı mesai saatleri dışında veya hafta sonu aramamalısınız. Yani gidip de hafta sonu iş arkadaşınızı arayıp Pazartesi yapılacak bir iş için konuşmaya bile yeltenmeyin.
Almanya tarihi hakkında şakalar yapmayın: Yabancıların, günümüz Almanya ile bile ilişkilendirdiği pek çok tatsız durum vardır. Bazı insanlar diğer Almanlarla konuşurken bu konuyu gündeme getirebilir. Ancak bilmelisiniz ki bu konu sadece ciddi olarak tartışılmalıdır. İkinci Dünya Savaşı birçok Alman için hala çok hassas bir konudur. Nazizm veya savaş hakkında asla şaka yapmayın.
Herkesin sizinle İngilizce konuşmasını beklemeyin: Almanca, Almanya’da resmi dildir. Almanya’da pek çok kişi İngilizce konuşabilse de herkes sizinle İngilizce konuşmayabilir. Günlük yaşamınızda biraz Almanca konuşmak için elinizden gelenin en iyisini yapmalısınız. Dili gerçekten konuşamıyorsanız kibarca İngilizce konuşup konuşamayacağınızı sorun. Turist olmanız illaki herkesin İngilizce konuşacağı anlamına gelmez. Özellikle Almanya’da uzun süre kalmak istiyorsanız, Almanca öğrenmek çok önemlidir. Ülkede daha hızlı uyum sağlamak için yoğun Almanca dersleri alabilirsiniz.
Kuralcı ve disiplinli bir topluma ayak uydurmak, daha toplumsal duyarlılığı yüksek kültürler için zor olsa da her ülkenin kendi kültürüne saygı duymak gerekir. Almanya’ya yolunuz düşerse veya orada yaşamak isterseniz ya da sadece Almanca öğrenmek için bile ziyaret etseniz bu konulara dikkat etmekte fayda var. Almanlar her ne kadar kuralcı ve disiplinli bir toplum olsa da yine de sırf güvendiğinizden dolayı bir BMW veya Mercedes sahibi olmak istiyorsunuz, değil mi? O zaman çok da tuhaf karşılamamak gerekir!
İyi şanslar!